17 Haziran 2015 Çarşamba

SEFA GELDİN,HOŞGELDİN RAMAZAN!

            Çocukluğumdan beri Ramazan benim ve ailem için çok özeldir.4-5 yaşlarındayken heves ederim oruç tutmaya "tutma dayanamazsın" demezdi benim dili tatlı,huyu tatlı rahmetli anneannem "sen yarım yarım tut,sonra ben onu birleştiririm" derdi.Sonra okullu olduk artık tam oruç tutulabilirdi ve yarım yarım tutulamayacağı anlaşılmıştı :) Okulda oruç olduğumuzu ispatlamak için arkadaşlarımızla birbirimize dilimizi gösterirdik :) Dilin sarıysa birşey yememiş,haliyle oruçluydun,bir ay boyunca nerdeyse dilimiz dışarda dolaşırdık :) Okul çıkışı koşa koşa eve gelirdim ki evde bir telaş bir telaş...Çorbası,yemeği, sabahtan düşünülmüş ve hayata geçirilmeye başlanmış,mis kokular eşliğinde iftara yetişme gayreti... Sadece Ramazanda çıkan kahkemiz(simit) ve şerbetimiz (meyan kökü ile yapılır) sofranın baş köşesinde yerini alır.Zira bir ay boyunca hemen hemen her gün bizimle beraberler :)






         İftarda önce hafif kahvaltı yapılır bizde; malum gün boyu aç kalmış mideye hafif bir şeyler girmeli ilk olarak.Giriş olarak, Kahke ile peynir,zeytin,yumurta piyazı falan ve tabi çay! Sofra hazırlandıktan sonra herkes oturur "yiyecekler zikreder,başında bulunun" derdi rahmetli dedem.O son dakikalar uzarda uzardı :) Müezzinin sesiyle isteyen suya,isteyen tuza,isteyen hurmaya sarılırdı ve oruçlar açılırdı...Biz orucu hemen açarız zira;
          Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır."

Sonra hemen teravih telaşı alırdı dedemi ve anneanemi.Bazen bende anneannemin peşine takılırdım,bazen çok yedim rahatsızım diye kaytarırdım :)Onlar gelene kadar çaylar demlenir tekrar,yanında tatlısı sonra meyvesi...Annem sessizce kalkar,harika bir sahur sofrası hazırlar ve uyandırırdı bizleri.Öyle zor gelirdi ki -Allah affetsin- uykunun en güzel yerinde uyanıp birşeyler yemek! -zira ben hala uyandıktan 1-2 saat sonra ancak kahvaltı yapabilenlerdenim-Ama olması gereken bu derdi annem,kalkılacak ve yenilecek!Haklıydı ve bizde uyardık ona...
         Velhasıl Kelam güzel günlerdi...Sofrada bereket,evlerde huzur vardı.Aramızdan gidenler oldu,eksildik birer birer sonra yeni hayatlar eklendi hayatlarımıza,değişmeyen tek şey Ramazanın huzuru! 

 Ramazan boyunca çekilecek tesbihler ise şöyle paylaşayım istedim; 

100 Defa 1-10 gün arası : Ya Erhamerrahimin ( Ey merhamet edenlerin en merhametlisi)
100 Defa 11-20.gün arası : Ya Gaffarez Zünüb ( Ey günahları bağışlayan)
100 Defa 21.-30. gün arası : Ya Atikarrikab ( Ey iyileri koruyan)

Allah her evde bereketli,huzurlu sofralar nasip etsin...



11 Haziran 2015 Perşembe

RORAİMA DAĞI


Amazon ormanlarının ortasından fırlayan ve bulutların üzerine çıkan 2 bin 770 metre yüksekliğindeki Roraima Dağı, bilimadamları tarafından ‘kayıp dünya’ olarak adlandırılıyor.




Son derece sert kuvars taşından oluşan bu ilginç dağ bir mimarın elinden çıkmış görüntüsü veriyor. Bu görüntü yüzünden yerliler, uzun süre bu dağı burada yaşayan insanların yapmış olabileceği düşündü. Ancak bu tezi doğrulayacak bir bulguya rastlanmadı.


                          

Dağın tepesinde çok sayıda şelale bulunuyor. Bu kadar sert bir dağda çok sayıda şelale bulunması bilim adamları tarafından tuhaf karşılanıyor.



Bazı yerleri saf granitten olan Roraima Dağı sadece kendi yapısıyla ve görüntüsüyle değil üzerinde yaşayan canılarla da şaşırtıyor. Dünyanın en küçük kurbağası bu dağın zirvesinde yaşıyor.


Ayrıca dağda yaşayan bitki ve hayvanları buradan başka yerde görmek mümkün değil.

2 Haziran 2015 Salı

Kahvaltı...

             Hafta içi geçirdiğim bol buhranlı,migren ataklı günlerden sonra hafta sonu bi kahvaltı keyfi yapalım dedik maaile...Daha önce de gittiğimiz ve hem hizmetten, hem ortamdan keyif aldığımız Couples Cafeye gittik.Hava harikaydı,kuşlar böcükler tam yaz havası!





Resimde de görüldüğü üzere çeşit pek boldu.Adam başı serpme kahvaltı 24 TL.Masamızda tabaklara yer kalmadı,tıkış tıkış oldu.İlerleyen zamanlarda boşalan tabakları üstüste koyup kendimize yer açtık tabisi:) Hafta sonu için hoş bir değişiklik oldu.Keyifli sohbet,açık hava,nefis kahvaltı iyi geldi başıma...Allah hiç kimseninde,bizimde ağız tadımızı bozmasın inşallah...

28 Mayıs 2015 Perşembe

FİKRİM MÜHİM :)

          Fikri mühim harika bir şampuan seti yolladı bana:) Kargo bir hayli yıpranmış gelsede içindekiler sapasağlam elime ulaştılar.Daha önce markette million gloss'a rastlamış ve denemek için almıştım.Bu kampanya devamı niteliğinde oldu ve tam süper oldu:) 




İlk kullanımdan itibaren etkisini farkediyorsunuz.Saçlarım eskisine oranla daha az yağlanıyor,daha uzun süre hacimli ve temiz görünüyor.Geçenlerde kuaförüme gittiğimde saçlarıma ne kullandığımı,artık daha parlak ve güçlü olduğunu söyledi.Daha önce aldığım dünya kadar besleyici bakım kremlerini hiç kullanmadığımı bildikleri için şaşırdılar haliyle:) Teşekkürler fikri mühim, teşekkürler "GLISS MILLION GLOSS"

25 Mayıs 2015 Pazartesi

İSYAN!!!

          Tarifsiz isyanlardayım yine yeni yeniden! İçimde söylemek için delirdiğim ama kırılır,üzülür diye deli gibi tuttuklarım!!!

Sürekli yüzüme bakarak yalanları sıralayan kadına;
Sen aslında yalancının önde gidenisin ve ben bu yalanlarını yutmuyorum demek istiyorum!

Hiçbir samimiyetim olmayan komşunun saatlerce evimden elektrik alarak güneş enerjisini tamir ettirmesine,
sen ne hadsiz bir kadınsın, benim dışımda hiç mi komşun yok elinsaf demek istiyorum!

Çok bilmiş olan tanıdığıma ve tanıdığıma bin pişman olduğuma;
Sen tanıdığım en küstah aynı zamanda en cahil insansın demek istiyorum!

Bir diyare oldu diye yatak döşek yatan ve benden geçmiş olsun diye ziyaret bekleyen lüzumsuza,
Hayatta ne ciddi dertler var, bu ne şımarıklık yeter artık demek istiyorum!

Sağlıklı beslenmeyle kafayı bozan ve mütemadiyen akıl veren akılsıza,
Sen sağlıklı beslen ve ilk kazık çakan insan olarak tarihe geç, ben ölümlü olmaya razıyım demek istiyorum!

2-3 kilo fazlası olan insanların şımarıkça zayıflamam lazım dediklerinde;
Sahneye mi çıkacaksın,dizi teklifi mi var demek istiyorum!

Sürekli dinden imandan bahseden ve 5 vakit namazını kaçırmayan zatlara; 

Haksız yere bir müslümanın kalbini kırmak, kabeyi yetmiş defa yıkmaktan daha günahtır."Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin" hadislerini hatırlatmak istiyorum.

2'li kaseyi önce kutuda yalnız bir tanesini,sonra diğerini içine bayat pastalar doldurup getirerek ve bu tabakta senin olsun diyerek bir hediyeyi iki seferde getiren pişkine;
Sen o bit kadar beyninle benimle dalga mı geçiyorsun.Benim senin hediyene ihtiyacım yok,saygım ve sevgimi sıfırladın haberin olsun demek istiyorum!

Kendini dünyanın merkezinde sanan ve herkesin onun istek,emir ve hislerine göre yaşamasını bekleyen,yaşamayanları cezalandıran narsiste;
Sen aslında yaratılan her fani gibi sıradan bir kulsun ve seni bizlerden ayıran tek kaliteli vasfın yok!Artık şu dev aynanı kır,sende kurtul,bizde demek istiyorum!

Kendi ailesine dair herşeyi devlet sırrı edasıyla saklayan mahalle teyzesinin ısrarla oturduğum binayı öğrenmeye çalışmasına;
Sen neyin peşindesin be kadın,ben senin kızın nerde oturuyor biliyor muyum,ayrıca zerre kadar umrumda değil.Sende sakın beni merak edip kurcalama demek istiyorum!

Elim çok lezzetlidir,yemeğim nefis olur diyen bayana;
ben senin yemeklerini yememek için her seferinde "midem çok kötü,hiçbirşey yiyemiyorum" dediğimde durumun vehametini hiç mi anlamadın demek istiyorum!

Kendi evinde herkesi hazırolda tutan güya temiz titiz olan ama bana gelince çay kaşığını koltuğun kenarına koyan görgüsüze;
Sen nasıl bir mahluksun,senin evini dışında her yer çöplük mü?Sakın bir daha hudutlarımda seni görmeyeyim demek istiyorum!

Tüm bunları diyemiyorum ve içimde katman katman birikiyor.Allah sonumu hayretsin inşallah!

22 Mayıs 2015 Cuma

HAYATA DAİR...

SAĞLIK:
1. Çok su için.
2. Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.
3. Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok ve fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
4. 3 E ile yaşayın -- Energy, Enthusiasm, and Empathy (enerji,heyecan ve duygu paylaşımı).
5. Meditasyon, yoga ve dua yapacak zaman yaratın.
6. Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.
7. 7 saat uyuyun.
8. Her gün 10-30 dakika yürüyüş yapın ve yürürken gülümseyin.

KİŞİLİK:
9. Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın. Onların seyahatinin ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
10. Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın. Bunun yerine enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcayın.
11. Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.
12. Kendinizi çok da ciddiye almayın.
13. Kıymetli enerjinizi gevezelikle, dedikoduyla boşa harcamayın.
14. Uyanık iken daha fazla hayal kurun.
15. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır.İhtiyacınız olan her şeye zaten sahipsiniz.
16. Geçmiş meseleleri unutun. Partnerinizin geçmiş hatalarını hatırlatmayın. Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar..
17. Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin.
18. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
19. Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın. Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam
ettiği eğitim programının bir parçasıdır.
20. Daha fazla gülümseyin ve gülün.
21. Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmamak için anlaşın.

SOSYAL YAŞANTI:
22. Ailenizi sık arayın.
23. Her gün diğerlerine iyi bir şey verin.
24. Herkesi her şey için affedin.
25. 70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
26. Her gün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız en az 1 kişiye "GÜNAYDIN" deyin.
27. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü sizi ilgilendirmez.
28. Hasta olduğunuz zaman işin sana bakmaz, Arkadaşların bakmalı. Onlarla temasta olun.

HAYAT:

29. Doğru şeyi yapın!
30. Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan her şeyden uzak durun.
31. ALLAH her şeyi iyileştirir.
32. Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir.
33. Nasıl hissettiğinizin önemi yok, haydi kalkın, giyinin ve ortaya çıkın.
34. En iyisine henüz sıra gelmedi.
35. Sabah canlı olarak uyandığınız zaman, bunun için ALLAH' a şükredin.
36. Maneviyatınız daima mutludur. Öyleyse mutlu olun.


21 Mayıs 2015 Perşembe

Tahtalara vur, dağlara taşlara...

          Günümüzde nazar değmesin diye tahtaya vurmak, çok sık yapılan ve hemen herkesin bildiği bir eylemdir. Kimilerine göre tahtaya vurmak batıl bir inanç olsa da, kimilerine göre kötülükleri ve belayı kendinden uzak tutmanın bir yolu.
Günlük hayatta şans getirmesi için ya da korktuğumuz bir durumdan bahsettiğimizde başımıza gelmemesi için pek çoğumuz tahtaya vururuz ancak;tahtaya vurma inancının nereden geldiğini aslında pek çoğumuz bilmeyiz. Acaba neden tahtaya vuruyor olabiliriz ? Neden bir demir parçası, beton ya da taşa değil de tahtaya vurulur hiç düşündünüz mü ?




NİÇİN TAHTAYA VURUYORUZ ? TAHTAYA VURMA İNANCI NEREDEN GELİYOR ?

         Başımıza gelebilecek kötü şeyleri savuşturmak için tahtaya vurma inancı aslında oldukça eski medeniyetlere kadar dayanmaktadır. M.Ö. 2.000’li yıllarda Amerikan yerlilerinde, daha sonra bundan bağımsız olarak Ege’de Helen uygarlığında başlayan tahtaya vurma adeti, Ortaçağda Hristiyan dünyası ile beraber tüm Avrupa’ya ve sonra da tüm dünyaya yayıldı.
          Bu eski dönemlerde insanlar, meşe ağacının çok sağlam ve yüksek olması nedeniyle bazı güçlere sahip olduğuna inanıyorlardı. Tahtaya vurma inancı yukarıda bahsettiğimiz gibi Dünyanın apayrı iki yerinde birbirinden bağımsız olarak gelişti. Önce milattan önce 2.000’li yıllarda Kuzey Amerika yerlilerinde, sonra da Ege’de Helen uygarlığında.Her iki kültür de meşe ağacına çok sık yıldırım düştüğünü gözlemlemişti. Amerika yerlileri meşenin, Tanrının yıldırımla yeryüzüne inip üzerinde oturduğu yer olduğuna, Helenler ise Yıldırım Tanrısı olduğuna inanmışlardı.
          Kuzey Amerika yerlileri bu inancı bir adım daha ileri götürdüler. Bu ağacın köküne vurarak, ileride başlarına gelebilecek tehlikelere ve şansızlıklara karşı Tanrı ile temasa geçtiklerine inanıyorlar ve ondan kendilerini korumasını istiyorlardı.
          Ortaçağda ise Hıristiyan din adamları bu inancı kendi devirlerine taşıdılar. Onlara göre bu inanışın temelinde Hz. İsa’nın ahşap bir çarmıha gerilerek öldürülmesi yatıyordu. Hatta Avrupa’nın her katedralinde orijinal tahta haç’ın küçük bir parçasının bulunduğuna inanılıyordu. Bu tahtaya vurmak ise “Tanrım dua ve isteklerimi gerçekleştir” anlamına geliyordu.
           Bu arada diğer kültürlerdeki tahtaya vurma adetindeki tahta aynı kaldı ama cinsi biraz değişti. Amerika yerlileri ve Helen medeniyetinin ağacı meşe iken, Mısırlılar incir ağacını, Almanlar dişbudağı tercih ettiler. Hollandalılar ise ağacın cinsine önem vermediler. Boyasız ve cilasız olması onlar için yeterliydi.

            Amerikalıların tahtaya vurma inancının kökeni ne gariptir ki Amerikan yerlilerine dayanmıyor. Romalılar devrinde Avrupa’da iyice yaygınlaşan eski Helen inancının bir parçası olarak Amerikalılar tahtaya vuruyorlar.