29 Ağustos 2015 Cumartesi

Gül Aromalı Kağıtta Kek

         Şimdi bazıları tarifin adını görür görmez "cupcake" onun ismi diyecek ama yok işte öyle değil.Burası Türkiye ve dilimiz Türkçe! İngilizler bizim dilimizle isim veriyorlar mı yaptıklarına,biz neden verelim?Nolur dilimize ve kültürümüze sahip çıkalım!Çarşıya çıkınca bakıyorum,sanırsın küçük Amerika; neredeyse Türkçe tabela yok.Nedir bu batı özentisi?Kimliksizliğimizin işareti bu,başka birşey değil!Neyse bu konuda çok doluyum,o yüzden fazla uzatmayayım.

          Böyle porsiyonluk pastaları oldum olası sevmişimdir;servisi kolay,artık derdi yok ve çok şıklar.Yıllardır uyguladığım bir tariftir bu ama azıcık değişiklik istedi canım ve içine gül suyu ekledim.Gerçekten nefis oldu.Daha önce hazırladığım kokulu gül yaprakları ile servis edince de tamamlanıyor lezzet.

           Kuru gül Yapraklarının yapılışı;yıkanmış ve yaprak yaprak ayrılmış gül yapraklarına fırça ile yumurta akı sürüyor,toz şeker serpiyor ve kurumaya bırakıyorum.Sonra kapaklı bir kutuda buzdolabında muhafaza ediyorum.

Gelelim kekimizin tarifine;

Malzemeler:

2 yumurta
1 su bardağı pudra şeker
1 su bardağı erimiş margarin
1 çay bardağı süt
2.5 su bardağı un
1 kabartma tozu
1 vanilya
Yarım kahve fincanı gül suyu (yoğun bir aroma isteyen artırabilir)

Üzerine:
1 paket sade krem şanti
1/2 su bardağı süt
Yarım kahve fincanı gül suyu

Yapılışı:
Yumurta ile şeker köpürene ve şeker eriyene dek çırpılır.En son un ve kabartma tozu olmak üzere diğer malzemeler eklenir.Kağıtlara yarısına gelecek kadar harç konur 175 dereceye ısıtılmış fırında hafif pembeleşene kadar pişirilir.Soğuyunca süt ile köpürtülmüş şanti ve Gül yaprağı ile süslenir.Afiyet olsun...



21 Ağustos 2015 Cuma

Kayseri Tava

         Seneler seneler önce annem ve babam Ankara'ya gittiklerinde bir lokantada karşılaşmışlar bu yemekle.Annem çok beğenmiş,babam aşçıdan tarifini rica etmiş.O gün bugündür bizim evde yazları bol bol yapılan bir yemektir ve ailece çok sevilir.

Malzemeler:

10 iri domates
3 yeşil biber
2 kırmızı biber
bol sarımsak 
Kuşbaşı koyun eti
1 kuru soğan
Salça,yağ,tuz,karabiber,su
İstenirse biraz kekik ve kimyon (ben tabi ki kullanıyorum:))

Yapılışı:

Etler önce kavrulur ve biraz su ilavesiyle yumuşayana kadar pişirilir.Üzerine yağ ile ince kıyılmış soğan eklenir ve kavrulur,salça eklenir.1-2 karıştırıp,kabukları soyulup iri iri doğranmış,domates ve tohumsuz doğranmış biberler eklenir.Sarımsak,baharatlar ilave edilir.domateslerin cinsine göre çok az bir su ilave edilerek pişmeye bırakılır.Yanında şehriyeli pirinç pilavı ile servis edilir.Nefis bir yemektir,tavsiye edilir :)


13 Ağustos 2015 Perşembe

KUŞ KOVUCULARIN ŞAHI :))

            Malum kendi çapımda bişeyler yetiştirmeye çalışıyorum balkonumda amaaaa kuşlarım bu durumdan hiç hoşlanmadılar ve sürekli bir sabotaj peşindeler.Saksılarım dilek ağacına döndü sayelerinde,uzun sopalara şeritler halinde kestiğim siyah naylon taktım rüzgarda sallandıkça korkar gelmezler diye.Dün bir kuşu ağzıyla onu parçalamaya çalışırken yakaladım. Biberlerimin çiçeklerini dört gözle beklerken bi de bakıyorum serçeler tarafından;muntazam bir şekilde tepe kısımları budanmış,ne çiçek kalmış,ne bişey...Kısacası ev ikimize dar!Neler yaptım kurtulmak için,salkım saçak poşetler,rüzgar gülleri,renkli kağıtlardan şeritler...Bana mısın demiyor,gelip yanında poz veriyorlar benimle dalga geçercesine :) 
           İnternette  konuya mahsuben araştırma yaparken,neler buldum neler...Sadece ben değilmişim kuşlardan illallah eden,herkes kurtulmanın peşinde ama etkili,kesin yöntem bulan yok.1-2 gün uzak dursalar bile 3. gün tehlike olmadığını anlayıp yine gelmeye başlıyorlarmış.Sitelerde kuş kovucu ismiyle satılan birçok ürün var.Ultrasonic ses yayıcılar,kuşların oturmasını engellemek için diken görünümünde teller,kocaman kocaman gözlü balonlar...Hiçbirisi kesin çare olmadığı için karar veremedim ne yapacağıma.Derken bir sitede; kartal,şahin gibi yırtıcı kuşlardan veya kocaman gözlü baykuşlardan korktukları ve balkondan uzak durdukları yazıyordu.Çıktım dışarı 3 boyutlu maket gibi baykuş,kartal aramaya...Birkaç kırtasiyeye sordum ters ters baktılar bana :) Madem bulamadım ben yaparım dedim kendi kendime; aldım cd,cd kalemi ve geldim evime...

Orjinal,eşsiz kuş kovucum için malzemeler:

Beyaz karton,cd,cd kalemi,boş pet şişe,mavi veya siyah keçeli kalem,silikon tabancası

Önce cd'nin üzerine kanat tüy görüntüsü vermek için minik v harfleri yaptım.


           Sonra beyaz kartondan iki boy olacak şekilde yuvarlaklar kestim.Küçük olanları gözbebeği olacağı için mavi keçeli ile boyadım.Beyazın üzerine ortalayıp silikonla yapıştırdım.


               Cd'nin üzerine yapıştırdım.Pet şişenin(bende gazoz şişesi vardı) düz kısmını kesip çıkardım.Kanat gibi makasla kestim.Çok düzlemeye uğraşmadan cd'nin arkasına yapıştırdım.


            Sonra kanatlara da tüy görünümü verdim.Dehşet kuş kovucum böylece hazır oldu :))))O kocaman gözlerle biz bile ürktük eşimle:) Cd'nin ortasını deldim,ip geçirip balkona astım.Umarım etkili olur,yaşayıp görücez artık.Allah' a emanet olun,kuşsuz günler dilerim hepimize:)

4 Ağustos 2015 Salı

Organik bunlaaaaar:)

           Bayılırım evde birşeyler yetiştirmeye...Annemden geçti sanırım bu sevgim,ben küçükken evin her yerinde çiçekler vardı.Küçücük eve biz sığışır,onlar evin en güzel yerlerine ferah ferah kurulurlardı.Ben daha ziyade amaca yönelik şeyler yetiştirmeyi seviyorum:) domates,biber,maydanoz,fesleğen,dereotu falan yetiştirmeye çalışıyorum en organiğinden :) Öyle zevkli ki bilen bilir,sanırsın dünya üzerinde ilk domates ve biberi ben yetiştirdim!Öyle bir gurur ve mutluluk ki sorma gitsin:) Piyasada satılan kimyasal hiç bir gübreyi kullanmadım.Evde yetiştirmemin ne anlamı kalıyor o zaman? Pazarda,manavda suni gübreli dünya kadar domates var zaten.Benim ki az olsun,öz olsun.Domates domates gibi koksun,biber ye beni desin istiyorum...
          Dört gözle beklediğim o an geldi ve ilk mahsullerimi aldım arkası gelen olur umarım:)



Bunlar nefis cherry domateslerim :)

Bu da benim biricik süs biberim:)
Hiçbir kimyasal gübre kullanmadım dediğim gibi ama yumurta kabuklarını biriktirdim,rondoda çektim ve toprağa onu karıştırdım kalsiyum desteği olsun diye açıkçası onun etkisi olduğunu düşünüyorum.Sizde benim gibi meraklıysanız deneyin derim :)

28 Temmuz 2015 Salı

Kahramanmaraş ve Fırnız Çayı

             Gelen misafirlerimizle hemen komşumuz olan Kahramanmaraş'a gidelim dedik.Yıllardan beri gitmemiştim bizim içinde iyi oldu.Önce şehir merkezine uğradık,tarihi çarşıyı gezdik.



               Güzel bir çarşıydı. Maraş'ın yöresel oyma sandıkları,minik mücevher kutuları,tarhanası kısacası ne ararsan vardı.Tam öğle sıcağı olduğu için kaleye çıkmadık asıl hedefimiz olan Fırnız'a doğru yola koyulduk.Kahramanmaraş'ı geçtikten sonra Göksun yolundaymış.Aslında tam olarak yerini bulabildik mi bilmiyorum ama gördüğümüz bize yetti:)








            Su öyle soğuk öyle soğuktu ki bıçak gibi kesiyordu resmen.Suyun hemen üzerine yapılmış çardaklar vardı,istersen ayakların suyun içinde otur oturabildiğin kadar.Yapmadım mı tabi ki yaptım:) Önce çok üşüdü ama sonra alıştı ayacıklarım:) 
             Alabalıklar canlı canlı yüzüyorlar.Siparişe göre hemen yakalanıp temizleniyor ve ızgarada pişirilip servis ediliyor.Canlı alıp sende pişirebiliyormuşsun,canlının tanesi 3,5 Tl,ızgara 12 Tl.Biz ızgara siparişimizi verdik,çardağa soframız açıldı,balıklarımız,salatamız geldi.Rüzgar ve suyun sesi eşliğinde keyifle yedik.Daha önce neden gitmedim diye pek hayıflandım ama artık sık sık gideceğim kesin...

          Maraş'a kadar gelmişken dondurma yemeden dönülmeyeceği için soluğu Yaşar Pastanesinde aldık...








Gidenler bilirler,pastanenin tüm duvarı antika eşyalar,hatıra fotolarla doludur.çok kalabalık olduğu için sadece oturduğumuz kısımdakileri fotoğraflayabildim:)



           Dondurmamızı da yedik,yorgun ama mutlu evimize doğru yola koyulduk.Çok güzel bir gündü,Allah herkese de bizlere de tekrarını ve daha güzellerini nasip etsin inşallah!

26 Temmuz 2015 Pazar

Gezi ve Beyraaaaaannnn!

          Bayram için şehir dışından gelen eşimin kardeşi ve ailesi bize geldiler.Hep beraber yedik içtik,gezdik,gördük ve gerçekten eğlendik.Sıcak ama çok sıcak havaya rağmen :) 
          Hemen bir gezi planı tertip ettik, malum ev sahibiyiz ve misafire hürmet esastır!Önce Dülük Baba içinde bulunan Biyolojik Gölete gittik.

Yeşil ve su biraraya geldi mi benim için en mükemmel mekan zaten...



Bence göletin kraliçesi bu güzel nilüferdi...




           Hafta içi olduğu için çok kalabalık yoktu,hafta sonu iğne atsan yere düşmez çünkü :)
Dülük babanın ardından Alleben Göletine gittik ama malum ev sahibi olduğumdan, yemek ve sofra hazırlığı derken fotoğraf çekmeyi unutmuşum :( Orda bir güzel piknik yaptık,çayımız,çekirdeğimiz ve karpuzumuz derken gece 23'e kadar oturduk.

          Gaziantep'in meşhur yöresel yemeği Beyranı merak ediyorlarmış,göletten dönerken Yesemek Restauranta girip birer Beyran yedik gece yarısı:) Çok beğendiler,acılı acılı,bol etli ve limonlu beyranı...



         Beyran; koyunun gerdan etinin 12 saat süreyle kendi yağı ve suyunda haşlanıp altına pirinç pilav konulup içine sarımsak ve kırmızı biber eklenen memleketimin eşsiz yemeği. Beyran çorba değildir tıpkı yuvalama gibi yemektir. Sabah 5'te yenilir,gece yarısı 1-2 de de ve iki öğün yerine geçer soğuk kış günlerinde içinizi ısıtır.Vedat Milor bu yemeği yedikten sonra ben buna puan verirsem diğer yemeklerle kıyaslamış olurum bu yemek kıyaslanamayacak kadar güzel demiş.Yolunuz bu taraflara düşerse yemeden gitmeyin derim naçizane:)

Bizim için güzel ve dolu dolu bir gündü umarım onlarda memnun kalmışlardır...

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Şükürler olsun bayram bitti!

           Babam ben henüz 3 yaşındayken vefat ettiği için bizde bayramlar hüzün ile eşdeğerdir.Herkes tam tekmil cicili bicili giyinir,neşeyle gezmeye çıkar.Sen gezmeyi bırak eve gelen misafirlerden kaçacak delik ararsın.Gücüne gider herkes tamken,senin yarım olman,eksik olman ve bunu yaşamayan asla anlayamaz!!!Bir akrabanın çocukları hiç babalarına baba demezler embesil gibi "babacım babacım" diye seslenirler senin yanında...Bir akrabamız sanki çocukları bizim evde esirmiş de gelince görmüş gibi hasret giderir,Kucağına alır saçlarını okşar,öper,kollarını ısırır.İnsanlar çok duygusuz ve zalim vallahi...Özetle;Bayram bitince üzerimizden dünyanın yükü kalkar!Herkes evine çekilir bir daha ki bayrama kadar...
           Yıllar geçti,evlendik barklandık artık dedim belki bişeyler değişir,bayramın yıkıcı etkisi sarsıntıya döner.Biraz fark etti farklı aile,farklı insanlar,farklı hayatlar,küllendirdi yangını...Fakat bayram başlığı altında görüşmek zorunda kaldığım ve hiiiiç görüşmek istemediğim insanlardan olan rahatsızlığım had safhada!Lakin tecavüz kaçınılmazsa zevk alacaksın mantığıyla idare ediyorum durumu edebildiğim kadar...
            Ben herkes kendine yakışanı yapar zihniyeti ile yetiştirildim.Her zaman eli açık,cömert bir aileydik şükür.Canım annem mümkün olsa sokaktan geçeni çağırıp yemek yedirecek bir insan.Bir insanın iki şeyi varsa birini verebilir,ama annem tek şeyini hiç düşünmeden verir.Bizde küçük hesaplar yapılmaz,benim hakkım varsa onda kalsın denir geçilir.Soframız açık,gelenimiz gidenimiz şükür çoktur. Çünkü;yenen yerde bereket olur! 
             Kaderin cilvesine bakın ki tam tersi bir ailenin gelin oldum!Öğlen yemek yenildikten sonra akşam kesinlikle sofra açılmaz ve gayet sert bir üslupla yemek yiyecek misiniz der pek sevgili kayınvalidem.Cesaretin varsa evet de!Fakat namümkün,aç uyur aç uyanırsın.Eşi tok,oğlu tok ben nasıl açım diyeyim susup oturuyorum işte.Eşime daha öncede defalarca söyledim; eğer sen açım dersen bende senin vesilenle belki bişeyler yiyebilirim diye adam tokum diyo başak bişey demiyo!Yemek olduğu zaman da zaten öyle ortaya konmaz ve herkes istediği gibi alamaz.Tenceden kayınvalidem uygun gördüğü miktarda koyar ve tabağını verir.Masada ortada yemek olmaz.Tabağında ki bitince "daha  yiyecek misin" der.Yine cesaretin varsa evet de! Hayır doydum, çok teşekkür ederim der ve kalkarsın sofradan.Artık öğrendim bavulumda atıştırmalık bişeyler bulunduruyorum.Bu defa kurabiye koymuştum iyi olmadı.Tuzlu bişeyler istiyor insan:))Menü de çok zengindi bu bayram; öne çıkanlar:kabak kavurması,taze fasulye ve domatesli makarna...Olabilir yetişme tarzı deyip geçebilirim belki, biraz bana değer verilse ama o da yok! Balkonda otururken bir sivrisinek gördüm öldürmeye çalıştım uçtu.Bunun üzerine hayvanlar hakkında 10 dakikalık bir konferansa maruz kaldım.Aynen aktarıyorum; "Her canlıyı Allah yarattı. Allah'ın verdiği canı sadece Allah alabilir.Bizim zararlı gördüğümüz her canlının bile bir faydası ve bir yaratılış nedeni vardır.O bu dünyaya bir görevle gelmiştir.Görevin tamamlamadan da gitmemelidir.Ben şahsen bir karıncayı bile incitmem,inciteni de sevmem!" Bütün bu cümlelerin sebebi; belediyenin bile özel araçlarla dolaşıp ölsün diye ilaçladığı sivrisinek!Sanırsın fil dişi avcısıyım,nesli tükenmekte olan Kelaynaklarla kafayı bozdum,Derisi için fokları sopalarla parçalıyorum.Altı üstü bir sivrisinek yaaa.Dünyaya geliş amacı beni ısırıp sabaha kadar uyutmamak olan bir sivsisinek!Hiç sesimi çıkarmadım sadece dinledim.O anda hayvanlara karşı olan bu hassasiyetin binde birini de insanlara göstersen de beni kırıp,incitmesen diyemedim!
         Çok sevdiğim bir fıkra var;
Evlilik çağındaki erkek annesine gelip anne evleneceğim kızı buldum seninle tanıştırmak istiyorum der.Fakat onu tahmin edip edemeyeceğini anlamak için iki arkadaşımı daha çağıracağım der.Eve yemeğe davet ederler.Çocuk 3 kızla gelir akşam; sarışın,esmer ve kızıl...Davet biter,kızlar gider.anne der çocuk, bil bakalım hangisi sevdiğim kız?Kızıl olan mı der anne,çocuk şaşkın evet der neşeyle nerden bildin.Anne gayet kendinden emin cevap verir BİR TEK ONU SEVMEDİM!Konunun özeti bu işte:))