28 Temmuz 2015 Salı

Kahramanmaraş ve Fırnız Çayı

             Gelen misafirlerimizle hemen komşumuz olan Kahramanmaraş'a gidelim dedik.Yıllardan beri gitmemiştim bizim içinde iyi oldu.Önce şehir merkezine uğradık,tarihi çarşıyı gezdik.



               Güzel bir çarşıydı. Maraş'ın yöresel oyma sandıkları,minik mücevher kutuları,tarhanası kısacası ne ararsan vardı.Tam öğle sıcağı olduğu için kaleye çıkmadık asıl hedefimiz olan Fırnız'a doğru yola koyulduk.Kahramanmaraş'ı geçtikten sonra Göksun yolundaymış.Aslında tam olarak yerini bulabildik mi bilmiyorum ama gördüğümüz bize yetti:)








            Su öyle soğuk öyle soğuktu ki bıçak gibi kesiyordu resmen.Suyun hemen üzerine yapılmış çardaklar vardı,istersen ayakların suyun içinde otur oturabildiğin kadar.Yapmadım mı tabi ki yaptım:) Önce çok üşüdü ama sonra alıştı ayacıklarım:) 
             Alabalıklar canlı canlı yüzüyorlar.Siparişe göre hemen yakalanıp temizleniyor ve ızgarada pişirilip servis ediliyor.Canlı alıp sende pişirebiliyormuşsun,canlının tanesi 3,5 Tl,ızgara 12 Tl.Biz ızgara siparişimizi verdik,çardağa soframız açıldı,balıklarımız,salatamız geldi.Rüzgar ve suyun sesi eşliğinde keyifle yedik.Daha önce neden gitmedim diye pek hayıflandım ama artık sık sık gideceğim kesin...

          Maraş'a kadar gelmişken dondurma yemeden dönülmeyeceği için soluğu Yaşar Pastanesinde aldık...








Gidenler bilirler,pastanenin tüm duvarı antika eşyalar,hatıra fotolarla doludur.çok kalabalık olduğu için sadece oturduğumuz kısımdakileri fotoğraflayabildim:)



           Dondurmamızı da yedik,yorgun ama mutlu evimize doğru yola koyulduk.Çok güzel bir gündü,Allah herkese de bizlere de tekrarını ve daha güzellerini nasip etsin inşallah!

26 Temmuz 2015 Pazar

Gezi ve Beyraaaaaannnn!

          Bayram için şehir dışından gelen eşimin kardeşi ve ailesi bize geldiler.Hep beraber yedik içtik,gezdik,gördük ve gerçekten eğlendik.Sıcak ama çok sıcak havaya rağmen :) 
          Hemen bir gezi planı tertip ettik, malum ev sahibiyiz ve misafire hürmet esastır!Önce Dülük Baba içinde bulunan Biyolojik Gölete gittik.

Yeşil ve su biraraya geldi mi benim için en mükemmel mekan zaten...



Bence göletin kraliçesi bu güzel nilüferdi...




           Hafta içi olduğu için çok kalabalık yoktu,hafta sonu iğne atsan yere düşmez çünkü :)
Dülük babanın ardından Alleben Göletine gittik ama malum ev sahibi olduğumdan, yemek ve sofra hazırlığı derken fotoğraf çekmeyi unutmuşum :( Orda bir güzel piknik yaptık,çayımız,çekirdeğimiz ve karpuzumuz derken gece 23'e kadar oturduk.

          Gaziantep'in meşhur yöresel yemeği Beyranı merak ediyorlarmış,göletten dönerken Yesemek Restauranta girip birer Beyran yedik gece yarısı:) Çok beğendiler,acılı acılı,bol etli ve limonlu beyranı...



         Beyran; koyunun gerdan etinin 12 saat süreyle kendi yağı ve suyunda haşlanıp altına pirinç pilav konulup içine sarımsak ve kırmızı biber eklenen memleketimin eşsiz yemeği. Beyran çorba değildir tıpkı yuvalama gibi yemektir. Sabah 5'te yenilir,gece yarısı 1-2 de de ve iki öğün yerine geçer soğuk kış günlerinde içinizi ısıtır.Vedat Milor bu yemeği yedikten sonra ben buna puan verirsem diğer yemeklerle kıyaslamış olurum bu yemek kıyaslanamayacak kadar güzel demiş.Yolunuz bu taraflara düşerse yemeden gitmeyin derim naçizane:)

Bizim için güzel ve dolu dolu bir gündü umarım onlarda memnun kalmışlardır...

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Şükürler olsun bayram bitti!

           Babam ben henüz 3 yaşındayken vefat ettiği için bizde bayramlar hüzün ile eşdeğerdir.Herkes tam tekmil cicili bicili giyinir,neşeyle gezmeye çıkar.Sen gezmeyi bırak eve gelen misafirlerden kaçacak delik ararsın.Gücüne gider herkes tamken,senin yarım olman,eksik olman ve bunu yaşamayan asla anlayamaz!!!Bir akrabanın çocukları hiç babalarına baba demezler embesil gibi "babacım babacım" diye seslenirler senin yanında...Bir akrabamız sanki çocukları bizim evde esirmiş de gelince görmüş gibi hasret giderir,Kucağına alır saçlarını okşar,öper,kollarını ısırır.İnsanlar çok duygusuz ve zalim vallahi...Özetle;Bayram bitince üzerimizden dünyanın yükü kalkar!Herkes evine çekilir bir daha ki bayrama kadar...
           Yıllar geçti,evlendik barklandık artık dedim belki bişeyler değişir,bayramın yıkıcı etkisi sarsıntıya döner.Biraz fark etti farklı aile,farklı insanlar,farklı hayatlar,küllendirdi yangını...Fakat bayram başlığı altında görüşmek zorunda kaldığım ve hiiiiç görüşmek istemediğim insanlardan olan rahatsızlığım had safhada!Lakin tecavüz kaçınılmazsa zevk alacaksın mantığıyla idare ediyorum durumu edebildiğim kadar...
            Ben herkes kendine yakışanı yapar zihniyeti ile yetiştirildim.Her zaman eli açık,cömert bir aileydik şükür.Canım annem mümkün olsa sokaktan geçeni çağırıp yemek yedirecek bir insan.Bir insanın iki şeyi varsa birini verebilir,ama annem tek şeyini hiç düşünmeden verir.Bizde küçük hesaplar yapılmaz,benim hakkım varsa onda kalsın denir geçilir.Soframız açık,gelenimiz gidenimiz şükür çoktur. Çünkü;yenen yerde bereket olur! 
             Kaderin cilvesine bakın ki tam tersi bir ailenin gelin oldum!Öğlen yemek yenildikten sonra akşam kesinlikle sofra açılmaz ve gayet sert bir üslupla yemek yiyecek misiniz der pek sevgili kayınvalidem.Cesaretin varsa evet de!Fakat namümkün,aç uyur aç uyanırsın.Eşi tok,oğlu tok ben nasıl açım diyeyim susup oturuyorum işte.Eşime daha öncede defalarca söyledim; eğer sen açım dersen bende senin vesilenle belki bişeyler yiyebilirim diye adam tokum diyo başak bişey demiyo!Yemek olduğu zaman da zaten öyle ortaya konmaz ve herkes istediği gibi alamaz.Tenceden kayınvalidem uygun gördüğü miktarda koyar ve tabağını verir.Masada ortada yemek olmaz.Tabağında ki bitince "daha  yiyecek misin" der.Yine cesaretin varsa evet de! Hayır doydum, çok teşekkür ederim der ve kalkarsın sofradan.Artık öğrendim bavulumda atıştırmalık bişeyler bulunduruyorum.Bu defa kurabiye koymuştum iyi olmadı.Tuzlu bişeyler istiyor insan:))Menü de çok zengindi bu bayram; öne çıkanlar:kabak kavurması,taze fasulye ve domatesli makarna...Olabilir yetişme tarzı deyip geçebilirim belki, biraz bana değer verilse ama o da yok! Balkonda otururken bir sivrisinek gördüm öldürmeye çalıştım uçtu.Bunun üzerine hayvanlar hakkında 10 dakikalık bir konferansa maruz kaldım.Aynen aktarıyorum; "Her canlıyı Allah yarattı. Allah'ın verdiği canı sadece Allah alabilir.Bizim zararlı gördüğümüz her canlının bile bir faydası ve bir yaratılış nedeni vardır.O bu dünyaya bir görevle gelmiştir.Görevin tamamlamadan da gitmemelidir.Ben şahsen bir karıncayı bile incitmem,inciteni de sevmem!" Bütün bu cümlelerin sebebi; belediyenin bile özel araçlarla dolaşıp ölsün diye ilaçladığı sivrisinek!Sanırsın fil dişi avcısıyım,nesli tükenmekte olan Kelaynaklarla kafayı bozdum,Derisi için fokları sopalarla parçalıyorum.Altı üstü bir sivrisinek yaaa.Dünyaya geliş amacı beni ısırıp sabaha kadar uyutmamak olan bir sivsisinek!Hiç sesimi çıkarmadım sadece dinledim.O anda hayvanlara karşı olan bu hassasiyetin binde birini de insanlara göstersen de beni kırıp,incitmesen diyemedim!
         Çok sevdiğim bir fıkra var;
Evlilik çağındaki erkek annesine gelip anne evleneceğim kızı buldum seninle tanıştırmak istiyorum der.Fakat onu tahmin edip edemeyeceğini anlamak için iki arkadaşımı daha çağıracağım der.Eve yemeğe davet ederler.Çocuk 3 kızla gelir akşam; sarışın,esmer ve kızıl...Davet biter,kızlar gider.anne der çocuk, bil bakalım hangisi sevdiğim kız?Kızıl olan mı der anne,çocuk şaşkın evet der neşeyle nerden bildin.Anne gayet kendinden emin cevap verir BİR TEK ONU SEVMEDİM!Konunun özeti bu işte:))
         

1 Temmuz 2015 Çarşamba

İLAÇ KULLANMADAN BAŞ AĞRISI NASIL GEÇER?

BAŞ AĞRISI İÇİN DOĞAL ÇÖZÜMLER
        
           Bazen baş ağrılarının sebebi vücudunuzun yeterince su almamış olmasıdır. Bu nedenle, başınız ağrıyorsa, ilk yapmanız gereken şey bol bol su içmektir. İlla susamayı beklemeyin, kafeinli içeceklerden uzak durun ve vücudunuzun su seviyesini yüksek tutun.
Baş ağrılarının bir başka nedeni de duruş bozuklukları ya da boyun ve omuzlardaki gerilmeler olabilir. Bu durumlarda, basit egzersizler işinize yarayacaktır. Boynunuzu çevirme ve omuz egzersizlerini deneyin. Ayrıca gün boyu oturduğunuz koltuğunuzu daha rahat olanıyla da değiştirebilirsiniz.

         Başınız ağrıdığında baskı uygulayabileceğiniz bir nokta, işaret parmaklarınız ve baş parmaklarınız arasında kalan eklem noktalarıdır. Bu noktaya baş parmağınız ve işaret parmağınız ile uygulayacağınız baskı baş ağrınıza iyi gelecektir. Ayrıca orta parmaklarınızı iki kaşınızın bittiği noktalara koyun ve o kısımdaki hafif yuvarlak boşluklara yerleştirdiğiniz parmaklarınızla, yavaşça daireler çizin. Daireleri önce bir yöne, sonra tam tersi yöne uygulayın. Bu hafif masaj tekniği de başınızın ağrısına oldukça iyi gelecektir.
       Burnunuzun hemen üzerindeki dokuyu orta parmağınızı bir gözünüze başparmağınızı da diğerine yakın bir şekilde yerleştirerek sıkın. Yavaşça yukarıya doğru ittirin, böylece kaşlarınızın kenarlarında basıncı hissedeceksiniz ve baş ağrınız hafifleyecektir.

Strese bağlı bir baş ağrısı yaşıyorsanız;
      
        Eğer strese bağlı baş ağrınız varsa, yastığınıza bir kaç damla lavanta yağı damlatıp, uyumayı deneyin, bu yöntem işe yarayacaktır. İş veya ofis gibi bir ortamdaysanız, stresinizi azaltmaya çalışın. Gün boyu aç kaldığınız, uykunuzu alamadığınız yada gün içinde normalden fazla iş yaptığınız için başınız ağrıyorsa, bu strese bağlı oluşan baş ağrısı demektir. Kendinize daha çok vakit ayırın ve yavaşlamaya çalışın.

Migrene dayalı bir baş ağrısı yaşıyorsanız;
        
       Baş ağrınız migrene dayalı bir ağrı ise, karanlık ve sessiz bir odada yatarak krizi atlatmayı tercih edin.Dinlendiğiniz ortam stres ve gerilimden uzak bir ortam olsun. Bulunduğunuz yerin havadar olmasına özen gösterin. Ağrıdan dolayı ışığa karşı duyarlılığınız arttıysa mutlaka karanlıkta dinlenin.
      Sıcak duş, vücudunuzda gevşeme hissi yaratır. Duşa giremiyorsanız, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekletin. Ardından su ılık olana kadar soğuk su ekleyin. Ayak banyosundan sonra çorap giyin ve dinlenmek üzere tekrar yatın. Beyinde yükselen kan akışı bu şekilde ayaklara aktarılır ve baş ağrısı sona erebilir.
Şayet kendinizde güç buluyorsanız, açık havada yürüyüş yapmak da baş ağrısına iyi gelir.

BAŞ AĞRISI İÇİN BİTKİSEL ÇÖZÜMLER

           Uzmanlar özellikle baş ağrısı konusunda hastaların kesinlikle ilaca sarılmamalarını öneriyor. Ufak bir baş ağrısı için dahi ilaç kullanılması bunu ilerleyen dönemde bir bağımlılık haline getirebilir. Peki baş ağrısı ilaçsız nasıl geçer ? İlaç kullanmadan baş ağrısını geçirmenin bir diğer yolu ise bitkilerden faydalanmaktır.
Baş ağrısına iyi gelen bitkiler şu şekilde sıralanabilir :

Kedi Otu : Yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisi ile bilinen kedi otu, baş ağrısı için de yararlı bir bitkidir. Günümüzde bir çok tablet, hap ve bitki özlü çay içerisine de katılan bu bitki çeşidi rahatsızlığın yatıştırılabilmesi adına başvurulabilecek başlıca bitki türlerinden biridir.


Sarı Kantaron : Özellikle doğal anti-depresan olarak bilinen bu bitki türü moral bozukluğu, motivasyon eksikliği, vb. semptomlara karşı etki eden ilaçların içerisinde kullanılmaktadır. Baş ağrısı açısından rahatlatıcı bir etkiye sahip olan sarı kantaron çay formunda tüketilebilir.


Zencefil : Baş ağrıları için yararlanılabilecek diğer bir bitki çeşidi ise zencefildir. Diğer bitkisel içeriklerden farklı olarak zencefil baş ağrısını geçirmek değil de önlemek amacıyla kullanılabilir. Mide sancıları için de oldukça yararlı bir bitki türüdür.




Nane : Nane, baş ağrısı için çay şeklinde değil de yağ olarak kullanılmalı, ağrıyan noktalara yüzeysel şekilde, sürülerek uygulanmalıdır. Bilimsel bir kanıtı olmasa da bu uygulama şeklinin rahatlatıcı bir etkisi olduğu iddia edilmektedir.



Baş ağrısına iyi gelen bitki çayları:

Lavanta, melisa ve papatya gibi sakinleştirici etkisi bulunan çaylar sinirleri yatıştırır, kasları rahatlatır ve stres nedeniyle oluşan baş ağrısına iyi gelir. Bunlar en çok kullanılan bitiler olmasına karşın sizin en uygun çayı ya da karışımı bulmak için bir kaç bitkiyi denemeniz gerekebilir. Ancak bu çayları günde 2-3 bardaktan fazla tüketmeniz tavsiye edilmez.



Migrene dayalı bir baş ağrısı yaşıyorsanız;

        Tam nedeni bilinmemekle birlikte beyni çevreleyen damarların daralması sonucu oluştuğu söylenen migren ağrıları ışık hassasiyeti, bulantı, terleme ve görme bozuklukları gibi diğer belirtilere yol açabilir. Migren ağrısı için tavsiye edilen zencefil çayı ağrıların hafiflemesine yardımcı olacaktır. Ancak düzenli olarak migren ilacı kullanıyorsanız zencefil çayı bu ilaçlarla etkileşime geçebileceğinden önce doktorunuza danışmalısınız.

Sinüzite dayalı bir baş ağrısı yaşıyorsanız;


       Sinüslerin iltihaplanmasına yol açan sinüzit baş ağrısına yol açabilir. İltihaplanma dışında mevsimsel alerjiler de sinüslerin dolmasına neden olabilir. Meyan kökü çayının sinüs iltihabını yatıştırdığı bilinmektedir. Okaliptüs, kasımpatı çiçeği, zencefil kökü ve yeşil çayda sinüzite bağlı ağrıların hafifletilmesi için kullanılabilir. Bu çayları denemeden önce sinüzit tedavisi için doktorunuzdan tavsiye alın.

17 Haziran 2015 Çarşamba

SEFA GELDİN,HOŞGELDİN RAMAZAN!

            Çocukluğumdan beri Ramazan benim ve ailem için çok özeldir.4-5 yaşlarındayken heves ederim oruç tutmaya "tutma dayanamazsın" demezdi benim dili tatlı,huyu tatlı rahmetli anneannem "sen yarım yarım tut,sonra ben onu birleştiririm" derdi.Sonra okullu olduk artık tam oruç tutulabilirdi ve yarım yarım tutulamayacağı anlaşılmıştı :) Okulda oruç olduğumuzu ispatlamak için arkadaşlarımızla birbirimize dilimizi gösterirdik :) Dilin sarıysa birşey yememiş,haliyle oruçluydun,bir ay boyunca nerdeyse dilimiz dışarda dolaşırdık :) Okul çıkışı koşa koşa eve gelirdim ki evde bir telaş bir telaş...Çorbası,yemeği, sabahtan düşünülmüş ve hayata geçirilmeye başlanmış,mis kokular eşliğinde iftara yetişme gayreti... Sadece Ramazanda çıkan kahkemiz(simit) ve şerbetimiz (meyan kökü ile yapılır) sofranın baş köşesinde yerini alır.Zira bir ay boyunca hemen hemen her gün bizimle beraberler :)






         İftarda önce hafif kahvaltı yapılır bizde; malum gün boyu aç kalmış mideye hafif bir şeyler girmeli ilk olarak.Giriş olarak, Kahke ile peynir,zeytin,yumurta piyazı falan ve tabi çay! Sofra hazırlandıktan sonra herkes oturur "yiyecekler zikreder,başında bulunun" derdi rahmetli dedem.O son dakikalar uzarda uzardı :) Müezzinin sesiyle isteyen suya,isteyen tuza,isteyen hurmaya sarılırdı ve oruçlar açılırdı...Biz orucu hemen açarız zira;
          Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır."

Sonra hemen teravih telaşı alırdı dedemi ve anneanemi.Bazen bende anneannemin peşine takılırdım,bazen çok yedim rahatsızım diye kaytarırdım :)Onlar gelene kadar çaylar demlenir tekrar,yanında tatlısı sonra meyvesi...Annem sessizce kalkar,harika bir sahur sofrası hazırlar ve uyandırırdı bizleri.Öyle zor gelirdi ki -Allah affetsin- uykunun en güzel yerinde uyanıp birşeyler yemek! -zira ben hala uyandıktan 1-2 saat sonra ancak kahvaltı yapabilenlerdenim-Ama olması gereken bu derdi annem,kalkılacak ve yenilecek!Haklıydı ve bizde uyardık ona...
         Velhasıl Kelam güzel günlerdi...Sofrada bereket,evlerde huzur vardı.Aramızdan gidenler oldu,eksildik birer birer sonra yeni hayatlar eklendi hayatlarımıza,değişmeyen tek şey Ramazanın huzuru! 

 Ramazan boyunca çekilecek tesbihler ise şöyle paylaşayım istedim; 

100 Defa 1-10 gün arası : Ya Erhamerrahimin ( Ey merhamet edenlerin en merhametlisi)
100 Defa 11-20.gün arası : Ya Gaffarez Zünüb ( Ey günahları bağışlayan)
100 Defa 21.-30. gün arası : Ya Atikarrikab ( Ey iyileri koruyan)

Allah her evde bereketli,huzurlu sofralar nasip etsin...



11 Haziran 2015 Perşembe

RORAİMA DAĞI


Amazon ormanlarının ortasından fırlayan ve bulutların üzerine çıkan 2 bin 770 metre yüksekliğindeki Roraima Dağı, bilimadamları tarafından ‘kayıp dünya’ olarak adlandırılıyor.




Son derece sert kuvars taşından oluşan bu ilginç dağ bir mimarın elinden çıkmış görüntüsü veriyor. Bu görüntü yüzünden yerliler, uzun süre bu dağı burada yaşayan insanların yapmış olabileceği düşündü. Ancak bu tezi doğrulayacak bir bulguya rastlanmadı.


                          

Dağın tepesinde çok sayıda şelale bulunuyor. Bu kadar sert bir dağda çok sayıda şelale bulunması bilim adamları tarafından tuhaf karşılanıyor.



Bazı yerleri saf granitten olan Roraima Dağı sadece kendi yapısıyla ve görüntüsüyle değil üzerinde yaşayan canılarla da şaşırtıyor. Dünyanın en küçük kurbağası bu dağın zirvesinde yaşıyor.


Ayrıca dağda yaşayan bitki ve hayvanları buradan başka yerde görmek mümkün değil.

2 Haziran 2015 Salı

Kahvaltı...

             Hafta içi geçirdiğim bol buhranlı,migren ataklı günlerden sonra hafta sonu bi kahvaltı keyfi yapalım dedik maaile...Daha önce de gittiğimiz ve hem hizmetten, hem ortamdan keyif aldığımız Couples Cafeye gittik.Hava harikaydı,kuşlar böcükler tam yaz havası!





Resimde de görüldüğü üzere çeşit pek boldu.Adam başı serpme kahvaltı 24 TL.Masamızda tabaklara yer kalmadı,tıkış tıkış oldu.İlerleyen zamanlarda boşalan tabakları üstüste koyup kendimize yer açtık tabisi:) Hafta sonu için hoş bir değişiklik oldu.Keyifli sohbet,açık hava,nefis kahvaltı iyi geldi başıma...Allah hiç kimseninde,bizimde ağız tadımızı bozmasın inşallah...